Vatan toprağı için canını çekinmeden ortaya koyan Kıymetli Gaziler,
Milletleri millet yapan bir takım değerler vardır. Bu değerler o milletin harcıdır, tutkalıdır, iç dinamiğidir, güç kaynağıdır. Olmazsa olmazıdır. Bir millet o değerlerle yaşar, o değerlerle nefes alır. Millet olmanın bilincine varır. İşte bu değerlerin en güzellerinden bir tanesi de gaziliktir.
Şehit ve gaziler toprağı “vatan”, insanı “ulus” yapan değerlerdir.
Kelime anlamı olarak; dinine, vatanına ve namusuna tecavüz eden düşmanı defetmek için muharebeye katılan ve gazadan sağ salim dönenlere verilen bir sıfattır; unvandır “Gazilik”.
Anadolu’nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşması süreciyle, sefer düzenleyen Türk akıncıları tarafından yaygın olarak kullanılmaya başlayan gazilik unvanı, 1000 yıldır Türk Milletinin gururla ve şerefle taşıdığı bir unvan olmuştur. Şahadet ve Gazilik her Türk evladının gönlünde ulaşılabilecek en üstün mertebelerdir.
Anadolu’nun Türkleşmesi için Anadolu’ya göç eden Gazi Alperenler bu kavramı gelenekselleştirdiler ve 1000 yıldır Anadolu’muzu savunan ecdadımızın şerefle taşıdığı bir unvan haline getirdiler. 1000 yıllık Anadolu tarihimize baktığımızda Türk Milleti hiçbir vakit gazisiz kalmamıştır ve düşmanları bu memlekete yan gözle baktığı sürece bunlarla mücadeleye devam edecek ve gazisiz de kalmayacaktır.
Kahraman Gaziler,
Ecdadımız “ölürsem şehit, kalırsam gaziyim” düsturuyla savaşmış, canını ortaya koymuş, en büyük miraslardan birisi olarak da bize bu yüce unvanları bırakmıştır.
İstiklal Şairimizin;
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdad inip öpse o pak alnı değer.
Dediği gibi Malazgirt’te, Kosova’da, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da ve düşmanlığın olduğu her yerde canla başla mücadele eden kahraman ecdadımıza, şehit ve gazilerimize layık birer vatan evladı olmak boynumuzun borcudur.
Sakarya Meydan Muharebesinde gösterdiği büyük kahramanlık sonucu, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 19 Eylül 1921 tarihinde Mareşallik rütbesiyle birlikte “Gazilik” unvanı da verildi. O da bu unvanı ömrünün sonuna kadar gururla ve şerefle taşıdı. Dolayısıyla 19 Eylül tüm gazilerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le bütünleştiği bir gündür.
Gururla taşıdığınız “Gazi” unvanı, Ata’mızdan siz gazilere intikal eden en büyük mirastır.
Vatan sevgisiyle dolu göğüslerini düşman karşısında siper eden, değil düşman elinin, düşmanın hain emellerinin bile vatan toprağına uzanmasına izin vermeyeceğimizin en büyük delili olan kahraman gazilerimize vereceğimiz söz şudur ki: Yazdığınız destanlar ile Türk Milleti’nin hafızasına kazınan isimleriniz, asla unutulmayacak ve sonsuza kadar yaşayacaktır. Hatıralarınıza sahip çıkmak ve onları yüceltmek bizim görevimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne kadar sürekli iç ve dış tehditlere maruz kalmıştır. Bu tehditlerin bugün de artarak devam ettiğini müşahede ediyoruz. Topraklarımızın bir daha istila edilmesine, birlik ve bütünlüğümüzün bozulmasına ne biz, ne de bizden sonraki nesiller hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Kan dökülerek vatan olan bu topraklar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Milleti tarafından en kutsal emanet olarak sonsuza dek korunacaktır.
19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle, birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, şehit ve gazilerimizi anarak birlik ve beraberliğimizin daha da pekişmesine vesile olmasını temenni ediyorum. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan gazilerimizi saygıyla anar, hayatta olan gazilerimize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Sizleri sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Dr. Gökhan Karaçoban Alaşehir Belediye Başkanı